28 Temmuz 2008 Pazartesi

Emre Aydın'la Röportaj...!

- Sembolizmi sıklıkla kullanıyorsun. “Sil gözünün yalnızlıklarını”, “Kaybettim bugün kendimi, hükümsüzdür” vs… Kelimeleri sembollere saklamanın, kendini saklamak istemenle ilgisi olabilir mi?

Sadece yeni dönem rock müzikte, alternatif müzikte değil, edebiyatın içinde de İkinci Yeni akımının getirdiği bir şey aslında bu. Ben o tip metaforlara, simgelere başvursam dahi, yalın bir anlatım kullanıyorum. Dinleyici olarak çok kapalı şeylerden hoşlanmıyorum.

-Afili bir yalnızlıktan bahsediyorsun; ama şarkıların biraz da kendini bencilleştirdiğin, kendini kendine sakladığın hissi veriyor.

Evet. Zaten albümde “Evet, kendimi kötü hissediyorum. Depresyona yakınım. Yalnızlıktan çok bunalmışım. Ama sürünmüyorum.” durumu var.

-Acılarınla dalga geçebilecek kadar olgunlaştın mı?

Kusurlarımla dalga geçiyorum. Ama acılarımla dalga geçecek kadar olgunlaşmadım galiba.

-Türkiye’deki rock dinleyicisi, müzik kadar nitelikli sözlerin de peşinde. Leonard Cohen, Nick Cave, Bob Dylan ne kadar rağbet görüyorsa, Feridun Düzağaç, Mazhar Alanson, Bülent Ortaçgil gibi isimler de o kadar çok dinleniyor. Senin ufkunda da bu limanlar var mı?

‘Melodisi belli olsun diye’ söz yazıldığını hissettiğim vakit o albümü bir daha dinlemem. Müzik tarihinin gelişimi de aslında bunu kanıtlıyor. Bob Dylan’dan Âşık Veysel’e, Nick Cave’e kadar bir şeyler anlatan isimler var. Bahsettikleriniz çok değerli isimler. İnşallah onlar kadar kalıcı olabilirim.

-En büyük derdin ne?

Bir sonraki albümü, bir öncekinden daha iyi yapabilmek.

-Kendinle ilgili?

Bazı şeyleri fazla düşünüyorum. ‘Birini incittik mi?’ diye çok düşünürüm. Onun dışında dağınığım biraz.

-Yalnızlık hayatının neresinde duruyor? Sığınabileceğin bir noktada mı?

Yoğun bir günün ardından eve gidip en azından bir iki saat yalnız kalmak istiyorum. O bir kaçış galiba. Evde üç kişi kalıyoruz. Kapımı kapatıp yalnız kalmak istiyorum. Ama sürekli yalnız kalmaktan ve yalnız yemek yemekten hoşlanmıyorum. Gün içinde çok fazla ilişkimin olmaması beni rahatsız etmiyor yine de.

-Bugünlerden itibaren bu şansın pek yok. Birçok albüm ve klip listesinin zirvesindesin. Bu, yalnızlığını, kendinle başbaşalığını inkıtaya uğratır mı?

Biraz uğratıyor tabii. Gündelik telaş içinde çok fazla bir şeye vaktiniz kalmıyor. Bir ay önce hevesle bir kitap almıştım. Ona yeni başlayabildim.

-O kitap neydi?

Jön Türkler, İttihat ve Terakki üzerine. Edebiyat üzerine bir şeyler okumuyorsam eğer, popüler tarih okuyorum.

-Kimleri okursun?

Edip Cansever’i çok severim. İkinci Yeni şairlerinin neredeyse tamamını severim. Bir, Ece Ayhan’a alışamadım. Hâşâ, başarısız demek haddime değil. Şiirinin sesini alamadım henüz. Attila İlhan sevdirdi bana şiiri. Hece ölçüsüyle yazan belki de en büyük Cumhuriyet şairi. Üniversite yıllarında Bukowski’ler ve Nietzsche çevirilerinin üzerinde duruyordum.

-Şiirlerin ve şarkıların arasında ciddi bir ayrım var.

Çok doğru. Bence bu olması gerekiyor. İkisi çok başka şeyler bence. Tamam, ikisinde de söz yazıyorsunuz. Ama şarkı yazarken ister istemez hece ölçüsüne uymak zorundasınız. Melodi bunu diretir. Şiirde ister yapar, ister yapmazsınız. Müzikte nasıl ki ‘sound’ var, tınlama ve kapalılık-açıklık var. Şiirin de bu hassasiyetleri var. Şarkı yazmak daha zor; ama ikisini ayırmaya çalışıyorum.

-Şiirlerin daha dağınık duruyor. Şarkı sözlerini derleyip toparlayan yalnızca müzikal gücün mü? Yola müzikten mi, sözden mi çıkıyorsun?

Benim kafamda öncelikle tema vardır. Söz de, müzik de öncelik taşıyabilir. Ama daha şarkıyı yapmadan önce, ne hakkında yapacağımı biliyorum. Önce müziğini yaptıysam bile hangi kelimeleri kullanacağımı bilmiyorum; ama ne anlatmış olacağımı biliyorum. Şiirdeki dağınıklık biraz da sıkılmayla ilgili.

-Sence sözün müzik içindeki ağırlığı ne?

Yarı yarıya galiba. Hatta elli bire, kırk dokuz diyebiliriz. Söz olmasaydı, Âşık Veysel olmazdı. Besteler çok güzel; ama o düşük teknolojik şartlarda net kaydedilememiş. Bazen sazın ne çaldığı belli bile olmuyor. Ama öyle sözleri var ki… Ben hiçbirinin diğerinin önüne geçmemesine uğraşıyorum.

-Şiirlerini okuduğum zaman Bukowski’deki ‘kentli umursamazlığı’ dikkatimi çekti. Albümünde de bu var. Şiir dışında roman okur musun? Ve kimleri dinlersin?

Saplantılı olduğum bir grup yok. En çok Placebo’yu seviyorum. ‘Brit pop’ dinlerim. İsim vermek gerekirse Depeche Mode dinliyorum şu anda. Jay Jay Johanson severim. Alternatif grupları takip ediyorum. Türkçe en çok dinlediğim grup Vega’dır.

-Vega’dan Tuğrul Akyüz’le çalışmak, rahat hissettirdi mi?

Albümün kaydındaki ekip benim içimi her açıdan ferahlattı. Vega ve Gripin en çok dinlediğim gruplardır. Manga da çok başarılı bir gruptur. Edebiyatla ilgili olarak da abartılı bir Bukowski hayranlığım olmadı; ama her üniversitelinin okuduğu kadar okudum. Trevenian falan okudum. Umursamazlık değil de sinir durumu daha fazla galiba. Bukowski de aslında kızgın olduğu için umursamıyordur ya! Galiba şiirlere de kızgın olduğu için melankolik denebilir. Hatta umursamıyor değil de tersine, kızgın olduğu için umursamayan...

-Burada bir güç gösterisi mi var?

Esasında güçsüzlüğü örtme güdüsü de olabilir.

-Güçsüzlüğü anlatma iradesini göstermek başlı başına bir gücün ifadesi değil mi?

Evet, tam olarak böyle galiba.

-‘Afili Yalnızlık’ albümünün karakteristiği hakkında çok şey yazılıyor. Ama en önemlisi senin ne söylediğin. Bir pop-rock albümü bu. Türkiye’de sanat gelişmiş olsa buna pop albümü diyebilirim. Ama pop albümü dediğiniz zaman başka yerlere gidiyor. Çünkü insanların pop olarak tanıdıkları müzikler bambaşka. Bu albümde yeni bir elektronik akımı denedik. Yalnızlık albümü. Tematik bir albüm. Ben tamamen tüketmek istediğim şeyi yapmaya çalıştım. Müziğin en fazla beşinci dinleyişte algılanması taraftarıyım. O yüzden biraz rahat. Ama bu ucuzluk olarak algılanmasın.


-Senin tüketimin bir yana, dinleyicinin çabuk tüketeceği bir albüm yapmamışsın. İçi boş albümlerin satıldığı bir ortamda albümünün bu kadar çok satılmasına nasıl bakıyorsun?

Onu video klipe bağlıyorum. Video klipin sanatsal bir niteliği olduğunu düşünüyorum. Kısa film niteliğinde bir şey yaptık. Şebnem Dönmez’in oyunculuğu inanılmaz etkili oldu. Bir de ekibe bağlıyorum. İyi bir şey yapmışsanız, yerin yedi kat dibine gömseniz bile o bulunur. O endüstriyel bayağılık bizi kamçıladı. Mühim olan yirmi, otuz yıl sonra ömrümüz varsa oturup “O dönemin şartlarında yüzümüzü kızartmayacak, güzel şeyler yapabilmişiz” diyebilmek.

-Bu kadar erken ve bu kadar büyük rağbet göreceğini düşünür müydün?

Ben daha uzun sürer diye düşünmüştüm.

-Endüstrinin parçası olana dek, kendin için üretiyorsun. Ama parçası olduktan sonra var olan yapıyı da dikkate alman gerekiyor. Belki daha vahimi, belli bir sürede üretmek zorunda olman. Bu seni rahatsız edecek mi?

Senede bir albüm yapma gibi düşüncemiz yok. Sistem sizi zorluyor; ama ben hayatta içime sinmeden getirip de sunmam. 6. Cadde albümünü yaptığımız zaman 21 yaşındaydık. Dinlettiğimizde her kafadan başka bir ses çıkıyordu. Gördüm ki bu çok da anlamlı bir şey değil. Çünkü pazarın talebini bilmiyorum. Bu albümün şarkılarını ev arkadaşlarımdan başka kimseye dinletmedim.

-Feridun Düzağaç, 2003’te ‘Orijinal Altyazılı’ albümüyle popüler kültürün göbeğine oturunca, kemikleşmiş hayran kitlesi gibi kendisi de bundan rahatsız olmuştu. Senin de 6. Cadde’den ve internetten dinleyici kitlen var. Bu kitle popülerliğine tepki verdiğinde, sen de ‘Nerede yanlış yapıyorum?’ der misin?

Yok. Feridun Düzağaç’ın ciddi ciddi dinleyicisi ve gözlemcisiyim. Orada ayrılıyoruz. Feridun Düzağaç zaten popüler olmak için bir şey yapmadı. Çok güzel videolar çekildi ve o albüm iyi yerlere gitti. Ama aynı Feridun Düzağaç’tı. Popülerliğin onu etkilemesine gerek yoktu. Kemik kitlenin rahatsızlığı zaten bakidir. Onlar her şeye kızıyor. Çünkü onlar hakikaten sizi çocuğu, abisi gibi görüyor. Müdahaleciler. Ne yapsanız kızarlar. Mesela videomda yokum diye kızdılar. Ben, dinlediğim insan yalnızca ticari bir iş yaparsa rahatsız olurum

-Klipte olmamak senin fikrin miydi?

Yönetmenimiz Yon Thomas’ın fikriydi. Senaryo da ona aitti. Film o kadar güzel akarken, gitarla görünelim istemedik.

-Bu, seni gizemli bir kişiliğe büründürürken, programlara çıkarak kendini çabuk mu deşifre ettin sence?

Yoo, hiçbir hesap yapmadık, ‘emreaydin.org’ sitesi bir seneden beri var. Ondan önce 6. Cadde’nin web sitesi vardı ve 6. Cadde’yle yaptığımız albümün kapağında da vardım. Ama klibi dönmüyordu televizyonlarda. Saklanma gibi bir stratejimiz olmadı.

-Sing Your Song’daki birincilikten sonra herkes sizden bir patlama bekliyordu. O albüm çıktı; ne var ki tanınırlık ve tiraj açısından beklentilerin oldukça aşağısında kaldı.

Albüm çıktıktan bir ay sonra plak şirketimiz Universal kapandı. 6. Cadde’nin başına bir albümün başına gelebilecek ne kadar kötü şey varsa geldi. Çok da bekletilmiştik. Hiçbir şey basılmadı, promosyonu yapılmadı. Biz de okula geri döndük.

-Üniversite hayatın İzmir’de geçmiş. Yalnızlığını demleyen faktörlerden biri İzmir olabilir mi?

İzmir’in öyle bir kimliği vardır. Hatay ve Göztepe’den sahile bakmak bile yeterlidir. İzmir’in bir havası vardı, İstanbul’un da başka bir havası varmış mesela. İzmir hüzünlüdür de, İstanbul buruktur.

-‘Afili Yalnızlık’ tematik bir albüm. Yalnızlık ve kendini bir arayış var. Ama bu arayıştan vazgeçip geçmişe sığınan bir yanın da var.

İster istemez hoşnutsuzluklardan bahsederken, geçmişe hep bir özlem vardır. Doğru tespit bence.

-Basamakları bu kadar hızlı çıkmaya başlarken, karşılaştığın dünya ile kurguladığın dünya arasında nasıl bir fark var?

Yaşamı kurgulamamaya çalışıyorum. Mümkün mertebe hepsinden kendimi soyutlamaya çalışıyorum. Arkadaşlarım aynı. Arkadaş sayım da azdır. Evimi de değiştirmeyeceğim. Mecidiyeköy’de üç arkadaş oturuyoruz. Biri gitarcım, biri de İzmir’den, üniversiteden beraber geldiğimiz arkadaşım. Kremalı bir beşerî topluluğun uzağındayım. Zaten yapım da buna çok müsait değil. Kokteyller peşinde koşturamam. Başka bir statüye de ait olmam. Ben mutluyken ‘Ne mutluyum’ diye şarkı yapacak biri değilim.

-Şöhreti bu kadar çabuk yakalamanın en kötü yanı kibrin baş belası hâline gelmesi. Seni dizginleyen mekanizmalar neler?

Ben işin mutfağını, müzikal yönünü daha çok düşünmeye çalışıyorum. Zaten çok düşünürüm bunları. Piyano edindim mesela. Vaktimi onunla geçiriyorum. Ufak ufak demo kaydetmeye başladık. Ben öbür tarafı unutuyorum zaten. Röportaj yapmazsam, farkında bile olmayacağım. Birisi gelip “Fena patladın oğlum.” diyor. “Gerçekten öyle mi?” diye soruyorum.

-İstiklâl’de yürüyebiliyor musun hâlâ?

Yürüyorum. Videomda yokum çünkü. Hakikaten müzik dinleyicisi tanıyor. İstiklâl’de fotoğraf çekimleri olduğu zaman, dikkatli bakınca fark ediyorlar. Hızlı yürüyerek sıyrılıyorum.

-İnternette patlayan şarkıcıların piyasaya çıktıklarında ayakta pek de kalamadıklarını görüyoruz. İnternette tanınıyor olmak, senin için dezavantaja dönüşür mü?

Döndü zaten. ‘Afili Yalnızlık’ şu anda internette en çok download edilen albüm. Bir de hitap ettiğimiz kitle, internet kullanan kitle. Oradan bir dezavantajımız var. Bu albümün her şarkısının arkasındayım. Sanatsal zevklerim açısından daha geri bir iş sunmayacağım.

-Albümün bütünlüğüne uyan, iyi bir cover seçimi yapmışsın. Umay Umay’dan dinlediğimiz ‘Hareket Vakti’ni seçme sebebin neydi? Diğer cover alternatiflerin nelerdi?

Şarkı, Barlas Erinç’in şarkısı. Umay Umay meşhur etmişti. Cover olacağı sonlara doğru belli oldu. ‘Üzerinde hiç oynanmasın’ diye düşünüldü. Bir tane Sezen Aksu şarkısı vardı aklımda. Sezen Aksu cover’ı çok yapıldı. ‘Yalnızlık Senfonisi’ni düşünmüştüm. Bayağı da aklımdaydı. Senfonik ve sert bir düzenleme düşünmüştük. Bunları söylemem ne kadar doğru onu da bilmiyorum. ‘Hareket Vakti’ benim seçimimdi ve dört tane farklı versiyon içinden bunu seçtik.

-Sana yönelik iki büyük eleştiri var…

‘S’ ve ‘ş’leri telaffuzum…

-Biri o, diğeri de gırtlak ve tavır itibarı ile Teoman’la benzerliğin.

Bunu kabul etmiyorum. Bence, mesela Feridun Düzağaç’a daha çok benziyorum. Kimse bunu söylemiyor. Söz ve müziğini kendisi yazması yönüyle Teoman benzerliğini kabul edebilirim. ‘Ş’leri telaffuzumla ilgili de kayıtta hataları telafi etme taraftarıyım her zaman. Konsere geldiklerinde “A, bu adam ‘ş’yi, ‘s’yi söyleyemiyor.” diyeceklerine şimdiden görsünler. Bunun için artikülâsyon kursuna gitmem gerek. Ama ben şikâyetçi değilim. Ben bu ülkede yerli ve artikülâsyon problemi olan beş büyük sanatçı sayabilirim.

-“İstenmiyor olmakla ilgiliyim.” diyorsun. Şimdi bu kadar istenirken, çelişkiler yaşıyor musun?

Bu, duruşunuzla ilgili. İnternet sitesinde bana ulaşanların çoğunun ‘Emre abi’ diye seslenmesinden çok memnunum. Oradaki ‘isteniyor olmak’ rahatsız etmiyor.

25 Temmuz 2008 Cuma

Röportaj: Bu Yakışıklı Romantik Prense Sende Bayılıyorsun, Değil Mi?

Şarkı sözlerin dolu dolu Emre, insanı alıp götürüyor bir yerlere...Böyle güzel sözler yazmayı nasıl başarıyorsun?

Bu işi tutkuyla yaptığım için öyle oluyor herhalde. Çok seviyorum işimi.

Yaşadığın aşklardan da etkileniyor musun bu sözleri yazarken?

Temeli yaşadıklarım tabii ki. Hali hazırda yaşadığım şeyler var.Başka bir şey düşünüp başka bir konu başlığı arayacağıma, hazır yaşadığım şeyi daha rahat anlatırım, değil mi? Son albümüm de yaşadıklarımdan yola çıkarak hazırladığım, girşi, gelişmesi ve sonucu olan bir konsept albümü.

Lisedeyken,hayalindeki meslek neydi?

Müzisyen olmaktı.

Üniversitede iktisat okudun. Neden kendi mesleğinle ilgili eğitim almadın?

"Okul okusun çocuk"diye beni iktisat bölümüne girmeye ikna ettiler Aslında iktisatı hiç sevmiyordum.Ortaokulda elime bir bağlama geçti ve o zamandan beri de müzisyen olmayı hayal ediyorum.Lisede bir grup kurdum,müzik hep hayatımdaydı ama bir şekilde üniversiteye devam etmem gerekiyordu.Konservatuara gitmek,aile içinde hem fikir olunan bir konu olamadığı için,İstanbul'da okuyayım da en azından müzik piyasasını bileyim diye İstanbul tercihleri yaptım.Fakat İzmir'i kazandım.İzmir'de girdiğimiz bir müzik yarışmasını kazandık ve kovaladığım şeyi,burada yakalama şansı elde ettim.Bana iktisatla ilgili birşey sorun şu an,size hiçbir cevap veremem.Para saymayı bile bilmem.

Yeni albüm ne zaman geliyor,Emre?Artık zamanı geldi

Manga hala stüdyodan çıkmadığı için,yeni albümün ne zaman çıkacağını tam olarak söyleyemiyorum.Tahminen 2008'in ortalarında çıkarmayı planlıyoruz.2009'a da sarkabilir çünkü önemli olan,güzel bir albüm olması.

Nasıl bir albüm olacağına dair,biraz tüyo verir misin bize?

Yine tema albümü olacak, içinde biraz efkar bulacaksınız. Ama efkar temalı albüm deyince, aklımıza da şu gelmesin;ne Anadolu rock albümü olacak, ne de bizim alışkın olduğumuz o alaturka ezgilerden göreceksiniz."Çingene efkarı"diye bir tarzı olacak diyebilirim Latin müziğine biraz daha yakın tınılar bulacaksınız. Aslında ne kadar anlatsam boş, çıkınca hep beraber tekrar konuşuruz;böyle bir şey işte.

Cover'lar olacak mı yine?

Bir tane cover olacak.Ama bu sefer cover hakkımı, Yunanca bir şarkıyla değerlendirebilirim. Bildiğimiz bir Türkçe şarkıyı tekrar seslendirmek değil de; bir Yunan besteci tarafından yapılmış bir şarkıyı Türkçe'ye adapte etmek istiyorum.

Neden bir Yunan şarkı peki?

Çünkü aklımda bir şarkı var ve bu şarkı çok güzel. Duyarım, videosunu görürüm televizyonda diye adını söylemiyorum. Eğer bu şarkı olmazsa, başka bir Türkçe cover da olur.

Şu aralar ne yapıyorsun?

Mayısa kadar turneler devam edecek.Yurt dışı konserlerim var bu aralar.Sonra da albümle uğraşacağım işte.

Daha özel sorular soralım sana Emre.Emre Aydın,sabah kalktığı andan itibaren, boş bir gününde, neler yapar?

Evden pek çıkmıyorum aslında.Yeni şarkılar deniyorum, kitap okuyorum. Hava almak için biraz dışarı çıkıyorum. Aslına bakarsanız artık biraz daha eve kapanmak durumunda kaldım. Çünkü sokağa çıktığımda, şapka bile taksam, insanlar ister istemez tanıyorlar. Gezmeyi de çok sevmediğimden benim için çok da sorun olmuyor. Böylece albümüme daha çok yoğunlaşabiliyorum.

Arkadaşlarınla buluşup bir kafeye gidip, bilardo, okey oynamaz mısın, her Türk delikanlısı gibi

Bilsem oynardım belki.Okey de bilmiyorum tavla da.Bilardoda da çok başarılı olduğum söylenemez. Basın danışmanım bana hepsini öğretmeye çalıştı ama bana hep sıkıntı basıyor, bırakıyorum.

Eurovision hakkında ne düşünüyorsun, bu sene Mor ve Ötesi bizi temsil edecek?

Umarım başarılı olurlar.Mor ve Ötesi'nin duruşuna uyuyor mu,uymuyor mu diye soruyorlar bana ama o, Mor ve Ötesi'nin vereceği bir karar. Onlara bu yarışmaya katılmak doğru geldiyse ve katılıyorlarsa, başarılar dilerim gerçekten.En azından hiçbir şey olmasa bile, ki başarılı olacaklarına inanıyorum. Mor ve Ötesi 3 tane daha yeni şarkı yapmış olur. Biz de dinleriz, ne güzel

Sana böyle bir teklif gelse kabul eder misin?

Şu an ederim ya da edemem diyemem. Alt başlıklarını çok iyi değerlendirmek gerekir bence. Sertap Erener başarılı olduğu yıl, basın danışmanıyla ülke ülke dolaştı ve çok iyi tanıtım yaptı. Onun bir bütçesi vardı. Çok güzel bir şarkı yapabilirsiniz ama bu şarkının Türk televizyonlarında iki kez dönmesiyle, başarı kazanmak çok zor. Şarkıların yarışması da ne kadar doğru? Bu da tartışılır tabii.

Pek çok müzisyen, deli gibi reyting yapan dizilerde rol alıyorlar. Sana hiç dizi ya da film teklifi gelmiyor mu?

İki tane film,pek çok da dizi teklifi geldi.Film diziden farklı bir şey gerçekten ama o projeler bana uygun değildi. Birincisi,öyle bir yeteneğim olmadığını düşünüyorum. Bu yüzden beni tanıyan, arkadaşım olan bir yönetmen olmalı ki, beni oynatsın. Yoksa boşu boşuna kendimi rezil etmeye gerek yok. İkincisi de işin iyi bir iş olması lazım. Şener Şen'le Türkan Şoray'ın oynadığı "İkinci Bahar"gibi bir diziye teklif alsam, hiç düşünmem tabii

En son sorumuz biraz kazık! Aşk var mı aşk?

Yok! Olsa da var demem zaten

Biliyoruz da biz yine bir atış yapalım dedik, belki denk gelir diye

Karavana oldu.

Romantik Bestelerin Yaratıcısı Emre Aydın 'dan Müzik Zevki Ve Yeni Albümü Üzerine Tüyolar

"Yeni albümüm efkârlandıracak"

İlk albümündeki romantik besteleriyle özellikle kadınların kalbine dokunan Emre
Aydın, tıpkı şarkılarındaki gibi romantik biri. Gülmek yerine hüznü tercih eden genç müzisyen, bir yandan konserler için şehir şehir dolaşırken, diğer yandan yeni albümünün çalışmalarını sürdürüyor.


Hayatınızı etkileyen şarkılar arasında sizin için en özel olanı hangisi? Arkasında ilginç bir hikaye var mı?

Bu on şarkı içerisinde, sanırım, Placebo'nun I Know'u benim için en özel olanı. Şarkıdan hem manevi olarak çok etkilenmiştim hem de teknik anlamda bir sürü detaya bakış açımı değiştirmişti. Ayrıca müzik tarzı olarak kariyerlerinin ilk gününden itibaren her albümlerini heyecanla beklediğim bir grup Placebo. Ne mutlu ki bu ay canlı olarak Travis'i izleyeceğim. Çok sevdiğim bir grup ve ülkemize gelip konser vermelerini merakla bekliyordum. Ayrıca Yasmin Levy'den de bahsetmeden geçemeyeceğim. Tesadüf eseri çok yakın bir zaman önce keşfettiğim muhteşem sesli kadın. Ülkemizde de albümü yayınlandı, kendisi ile düet yapmayı da çok isterdim.

Bir müzisyen olarak hayatınızın ne kadarını müzik kaplıyor?


Hemen hemen tamamını. Hayatımın büyük kısmı stüdyoda kayıt yaparak geçiyor. Geri kalan kısmı da evde yeni şarkılar yazmakla... Sürekli müzik dinliyorum, yeni çıkan albümleri ve grupları dinlemeye çalışıyorum. Ya da sahnedeyim zaten. Albüm çıktıktan sonra sahne almadığım şehir hemen hemen kalmadı. Ayrıca boş vakit bulursam da konserlere gitmeye çalışıyorum.

Peki küçükken aldığınız ve sizi müziğe yönlendiren ilk albüm hangisiydi?


Bir MFÖ albümü almıştım yanlış hatırlamıyorsam. MFÖ benim için Türkiye'nin başına gelmiş en güzel şeylerden birisidir. Onları sahnede izlemekten asla sıkılmıyorum. En son geçen aylarda Studio Live'da yeniden izledim ve inanılmaz iyi vakit geçirdim.

MFÖ dışında müzik yapmanız konusunda sizi etkileyen başka isimler var mı?

Sezen Aksu, Queen, Metallica gibi isimlerden etkilendim. Saydığım bu isimlerin ortak noktası bence ölümsüz olmaları. Yıllardır aynı heyecan ile muhteşem şarkılar ortaya çıkarıyorlar ve yıllar geçse bile aynı zevkle dinleyebileceğim albümlere imza atıyorlar.

Taşınabilir müzikçalarlarla aranız nasıl? Yoksa siz hâlâ CD'ci misiniz?

Pek aram yok, hatta benim için fazla teknolojik diye düşünüyorum. Sanırım ben hâlâ CD satın almayı seviyorum. Orijinal kartonetleri açıp incelemeyi seviyorum. Mümkün olduğunca albüm satın almaya çalışıyorum. Arşiv yapmayı seviyorum.

En son hangi albümü aldınız? Nasıl buldunuz?


Pinhânî'nin "Zaman Beklemez" albümünü. İlk albümlerini de satın alıp çok beğenmiştim. Çok yalın bir tarzları, kendilerine has bir duruşları var. Genellikle iyi söze sahip şarkılar beni çok daha etkiliyor. Oldukça başarılı buluyorum. Müzik piyasasında daha çok uzun zaman onları dinleyeceğimizi düşünüyorum.

Evdeki müzik odanızda neler var? Kendinize nasıl bir ortam yaratıyorsunuz?


Gitarlar, mikrofon, bolca kablo ve bir adet klavyem var. Sahnede bana eşlik eden gitaristim ile ev arkadaşı olduğumuz için evde de sürekli müzik konuşuluyor ve aklımıza gelen bir melodiyi anında şarkıya çevirebiliyoruz. Farklı farklı ortamlarda yapıyorum besteleri, kimi zaman turnede, ya da yolda yürürken bile olabiliyor. Bir standartı yok aslında.

Bugüne kadar gittiğiniz en eğlenceli konser hangisiydi?


MFÖ ve Radiohead konseri. Performanslarından çok etkilenmiştim.

Yeni albümünüz için beste çalışmaları başladı mı? Ne zaman dinleyeceğiz bu albümü?

Evet, bir aksilik olmazsa 2008 yılının sonuna doğru piyasada olacak albüm. İlk albümü dinleyen ve sevenler için "Bu nasıl albüm?" demeyecekleri ama sound olarak da bizden bazı enstrümanları kullanacağım çok daha modern tarzda bir albüm olmasını planlıyorum. Ney, kaval gibi enstrümanlar satın aldım, onları da albümde kullanmayı planlıyorum. Turne ve konserlerden vakit buldukça stüdyoya kapanıp şarkıları tamamlamaya çalışıyorum. İlk albümde olduğu gibi prodüktör olarak yine Haluk Kurosman ile çalışıyoruz. Ben baştan sona bir hikaye anlatan, konseptli albümleri dinlemekten hoşlanıyorum. Kendi albümlerimin de öyle olmasını, uzun yıllar dinlenmesini istiyorum. Sanırım bu albüm de 'efkar' üstüne olacak.

Şimdilerde siz neler dinliyorsunuz?

Pinhânî, Your Vegas her daim sesini ve yorumunu hayranlıkla takip ettiğim gruplar. Leman Sam ve son dönem pıtrak gibi ortaya çıkan rock grupları arasından sıyrılan The Killers'ı da çok beğeniyorum.

Hayatımı Kaydıran 10 Şarkı:

Placebo, Without You I'm Nothing

Yasmin Levy, Me Voy

Placebo, I Know

Arid, You Are

Gripin, Karışmasın Kimseler

Vega, Elimde Değil

Travis, Last Train

Nev, Zor

Goo Goo Dolls, Iris

Tonic, If You Could Only See

Ruh Halinin Yansıması 'Afili Yalnızlık'

2002’de ’Sing Your Song Yarışması’nda birincilik alan bir ikiliydi ’6. Cadde’. ’Müzik yapıyoruz ve bunu iyi de yapıyoruz o zaman birilerinin de bundan haberdar olmasının vaktidir’ düşüncesiyle mi yola çıkmıştınız?

Esasen benim ısrarımla oldu. Çocukluk yıllarımdan beri hayal ettiğim bir şeydi bu 9 Eylül Üniversitesi’nde 4-5 kişi provalara giden, arada sevdiği grupların şarkılarını çalan bir arkadaş grubuyduk. Yarışmanın ilanını görünce; kimseye sunacak olmasam da beste yapıyorum düşüncesiyle, ’elimde bunlar var gelin uğraşalım, ilk 18’e kalan grupların çıkaracağı albümde biz de yer alsak ne güzel olur’ diye öneride bulundum. Onur Ela bu fikrimi ciddiye aldı, yarışmaya katıldık ve birinci olduk. Single, albüme dönüştü Bir-iki ay sonra da plak şirketi kapandı. 6. Cadde de o şekilde kalmış oldu.

6. Cadde nelerin altından kalkamadı da şimdi karşımızda solo bir albüm var?

6. Cadde’nin albümü bir süre basılamadı. Bir taraftan barlarda çalmaya devam ederken bir taraftan da İstanbul’da kaldığımız süre içinde bir şey olmadığını fark ettik. İzmir’de okula devam etmemiz gerekiyordu. Onur: ’Bu işi çok seviyorum ama amatör olarak, işin içine başka şeyler de girince bunun stresli bir olay olduğunu anladım artık yapmak istemiyorum’ dedi. Bense devam etmek istiyordum. Bunun sonucunda da Emre Aydın olarak devam ettim.

Böyle bir ayrıma mı geldiniz yoksa zaten, gittiği yere kadar fikriyle mi yola çıkmıştınız?

Evet! Ben de çok zor zamanlar geçirdim, yıprandım. Sinir bozukluğunun, şanssızlığın haddi hesabı yoktu bir dönemler. Ama bu işi tutkuyla mı yoksa hobi olarak mı yapıyorsunuz, bunun ayrımını fark ediyorsunuz, ben hakikaten bu işi yapmak istiyordum.

’SABUHA’NIN ROLÜ

’Sing Your Song’ türü yarışmalar yeni topluluklara proje imkanı sağlarken bir taraftan da daha tam hazır olmadan iki şarkıyla ünlü olma isteğini körükleyip süreci hızlandırıyor? Ne dersiniz?

Yarışmanın niteliğiyle ilgili aslında. Sing Your Song ilk beste yarışmasıydı. Evet, katkı sağladıkları bir gerçek ama hali hazır bir uygun durum olmasa da albüm piyasaya sürüp bir şeyler kazanalım gibi durumlar da oluşmasına sebep oluyor tabii.

6. Cadde’nin diğer elemanı Onur Eren ne yapıyor şimdi?

Havaalanında çalışıyor, aile babası olma rolünde ilerliyor

6. Cadde’nin çıkış albümünde Sabuha cover’ı vardı. Sağlam bir çıkış yapmak için şart mıydı?

Sabuha’yla çıkalım gibi bir niyetimiz yoktu. Ama bir taraftan da yarışmanın verdiği bir ödev vardı. Biz, Manga ve Kafein kalmıştık finale ve birer cover yapmamızı istediler! Şunu da inkar edemem, Emre Aydın olarak bir solo albüm yaptıysam kendi şarkımla çıkış yapabildiysem, biraz da o dönemki 6. Cadde albümünün payı var. Ve o albümde Sabuha olmasaydı, benim albümüm de olmayacaktı!

GİTMEK ÜZERİNE

Afili Yalnızlığa gelince Albümün geneline bakınca, özellikle de sözlere, 20’li yaşlar için fazla depresif olduğu söylenebilir

İki izahı var bunun. Evet, ben biraz depresif biriyim, sıkıntısını yaşıyorum bunun. Dinleyici olarak da bir albümün belli bir ruh hali varsa, o albümü ömrümün sonuna kadar dinleyebilirim. Kendi albümümde söz ve sound olarak bütünlük olsun istedim. Yalnızlık duygusunun hakim olduğu bir dönemdi. Hem arkadaşlarımdan uzaktım hem de ilişki bitiminde gelen yalnızlık psikolojisini yaşıyordum. Tabii bir de insanın doğuştan da yalnız olduğuna dair düşüncelerim vardı hep Birkaç alt başlık belirledim ’gitmek-kalmakla’ ilgili, sonuçta bütün olarak bir şey yapmaya çalıştım.

Umay Umay cover’ı var albümde. Onun da albümün genel havasına gayet uygun olduğu ortada.

Bu başlıklar ve cover’ı da buna uygun olarak seçtim ki, çok severim Umay Umay’ın ’Hareket Vakti’ni. 6. Cadde albümünde yer alan ’Git’ de düzgün bir kaydı olması gerektiğini düşündüğüm bir şarkıydı. Tabii sözlere dikkat edenlerin fark edebileceği şekilde şarkılar arası gönderme durumu da söz konusu.

Şebnem Dönmez’in de katkısıyla, ’Afili Yalnızlık’ın klibinde de aynı depresif etki devam ediyor

Yon Thomas klibe bir senaryo yolladı ve hayran kaldık. Haysiyetli bir duruşu olan hem de oyunculuğunu beğendiğimiz Şebnem Dönmez de, klipte rol alması için götürdüğümüz teklifi kabul etti.

’Kendi kendine aşık olan bir kadın’ olarak tanımlanmış klibin teması. Bir taraftan da ’kendi kendine aşık olan bir kadına aşık olmuş, bir adamın’ da hikayesi gibi şarkı

Evet, bu yorumu daha önce duymamıştım, güzel bir tanımlama Güzel ama narsist bir kadının bir gününden kesitler var hikayede aslında

Albümde Manga’dan Cem Bahtiyar, Gripin’den İlker Behiç ve Vega’dan Tuğrul Akyüz’ün de katkıları var. Aynı plak şirketiyle çalışıyor olmak dışında nasıl bir bağ söz konusu?

Aslında müzisyen-plak şirketi kurumsal yakınlığından çok, alternatif bir şeyler üretmeye çalışan bir avuç insanın birbirine iyi niyetle destek olduğu bir durum söz konusu!

Sadelik basitlik anlamına gelmiyor

Albümde hem Türk kulağına yatkın sesler hem de brit-pop etkisini yakalamak mümkün Yalınlık kavramı yitiriliyor mu müzikte?

Yalınlık ustalıktır bana sorarsanız. Yalınlık derken kırpılmış küçük bir parça sunulmasından bahsetmiyorum. En iyi örnek aslında Aşık Veysel’in Uzun İnce Bir Yoldayım türküsü! Gözleri görmeyen bir adamın akorsuz bir bağlamayla, her zaman var olacak bir türkü yapmasıdır yalınlık Bizim albümde yapmaya çalıştığımız da; ne kadar özetlemeyi becerebilirsek o kadar iyi fikriyle özdeşleşiyor. Hayatın yeterince zor olduğunu düşünen biriyim, sinemada film izlerken bile zorlanmak istemeyecek kadar! Duruluk ve sadelikle, basitlik aynı şey değil. Aksine, ustalaştıkça duruluğa ulaşıyorsunuz

23 Temmuz 2008 Çarşamba

EMRE AYDIN Afili Yalnızlık Albümü Hakkında

Emre Aydın'ın ilk solo albümü Afili Yalnızlık 10 Ekim 2006 tarihinden itibaren tüm müzik marketlerdeki yerini aldı.

Albüm'ün ilk klibi albümle aynı adı taşıyan Afili Yalnızlık adlı şarkıya çekildi. 22 Eylül'den bu yana bir çok müzik kanalında izlenen ve büyük ilgi gören klip Ünlü oyuncu Şebnem Dönmez’in kendi kendisine aşık bir kadını canlandırdığı, Amerika’da bir çok ünlü grubun klibinde ve reklam çalışmalarında görüntü yönetmeni ve yönetmen olarak imzası bulunan “Yon Thomas” tarafından çekildi.

Albüm'deki 10 şarkının 9'unun söz ve müziği emreaydın'a ait. emreaydın kendine has sesi ve yorumu ile Umay Umay'dan dinlemeye alıştığımız Hareket vakti adlı şarkıyı da bu albümde seslendirdi. 6.Cadde severlerinde iyi bildiği "Git" adlı şarkı yenilenmiş sound'u ile yine bu albümde yerini alan emreaydın şarkılarından.

Albüm'ün produktorluğunu Haluk Kurosman yaparken, Davul’da Gripin’den İlker Baliç, bas gitarda maNga’dan Cem Bahtiyar ve gitarlarda Vega’dan Tuğrul Akyüz’ün ismini görmek mümkün
 
Albümdeki Şarkılar

01 - Afili Yalnızlık
02 - Git
03 - Hareket Vakti
04 - Ve Gülümse Şimdi (Bebeğim)
05 - Bu Kez Anladım
06 - Kim Dokunduysa Sana
07 - Belki Bir Gün Özlersin
08 - Kalan Sağlar Senin Olsun
09 - Unut Gittiğin Bir Yerde
10 - Dayan Yalnızlığım


EMRE AYDIN 6.Cadde Albümü Hakkında

Grup, Emre Aydın ve Onur Ela’nın 1999 yılı, Mayıs ayında Dokuz Eylül Üniversitesi’nin kantininde tanışmalarıyla kuruldu. Pek çok kez isim ve eleman değiştiren ikili ilk ciddi deneyimini EQ adıyla Antalya E TV’de iki ay program yaparak gerçekleştirdi.
2000 yılında internet üzerinden yayımladıkları ilk demoları "Rüyamdaki Aptal Kadın" beklenenden fazla ilgi gördü. O dönemlerde kadrodan ayrılan arkadaşlarından sonra grup yola iki kişi olarak devam etme kararı aldı.

İkinci demoları "Tesadüfen"i 2001 yılında tamamlayıp, yayımladılar.
Grup, 2002 yılına kadar çeşitli üniversite şenliklerinde "6.Cadde" ismiyle sahne aldı. İkinci demoları "Tesadüfen"de yer alan "Dönersen" isimli şarkıyla Show TV’de yayınlanan "Sing Your Song" beste yarışmasında Türkiye Birincisi oldular.

Aynı şarkıyla Universal Müzik Türkiye tarafından yayınlanan Sing Your Song Compilation albümünde yer aldılar. Prodüksiyonu Sıfır Müzik ve Universal Müzik Türkiye tarafından gerçekleştirilen ve kendi isimlerini taşıyan albümleri 6.Cadde ile profesyonel müzik hayatına başlamış oldular.
Muse, Coldplay, Starsailor, Pearl Jam, U2, Sting, Queen, Bush, Placebo, Travis, Oasis, aerosmith, Creed, Dido, MFÖ, Mavi Sakal, Kesmeşeker, Nazan Öncel, Erkin Koray, Özdemir Erdoğan, Orhan Gencebay, Müslüm Gürses başta olmak üzere bir çok grup ve sanatçıdan etkilenen grup, yaptıkları müziğe bir isim koymuyor.

Arabesk ve rock müziğin gerek tavır, gerekse yapı olarak birbirine yakın olduğunu düşünen 6.Cadde sahnede arabesk cover’lara da yer veriyor.
Onur Ela'nın profosyonel müzik hayatını bırakma kararı alıp gruptan ayrılması ve 6.Cadde’nin dağılmasıyla birlikte, yoluna tek başına devam eden Emre Aydın, yeni albüm hazırlıklarını tamamladı. GRGDN yapımı olan, “Afili Yalnızlık” isimli bu yeni albümde, şarkıların tamamına yakını Emre Aydın’a ait. 6.Cadde albümünde yer alan ve 6.Cadde hayranları tarafından çok sevilerek dinlenen, hala daha popülerliğini koruyan ‘Git’ isimli şarkıyı da bu albüme dahil eden Emre Aydın, aynı zamanda bir zamanlar Umay Umay’dan dinlediğimiz,söz ve müziği Barlas Erinç’e ait ‘Hareket Vakti’ ni de kendine özgü yorumuyla seslendiriyor.

Emre Aydın, Şubat 1981`de Isparta`da doğdu. İlk öğretimi Isparta`da tamamladı. Antalya Anadolu Lisesi`nden mezun olduktan sonra Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi İktisat bölümünde öğrenim gördü. 2002 yılında katıldığı SingYourSong beste yarışmasında grubu 6. Cadde`yle Türkiye birincisi oldu. Aynı yıl Universal Muzik tarafından yayınlanan toplama albümde "Dönersen" isimli şarkısıyla yer aldı. 2003 yılında grubu 6. Cadde`nin ilk resmi albümü yayınlandı. Aynı yıl gruptan ayrıldı. Solo kariyerinin ilk albümü "Afili Yalnızlık" Sony BMG Türkiye GRGDN işbirliğiyle Ekim 2006`da yayınlandı. 

EMRE AYDIN BİYOGRAFİSİ

2 Şubat 1981'de Isparta'da doğdu.Liseyi Antalya Anadolu Lisesi'nde bitirdi. Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi İktisat bölümünde eğitim gördü. 2002 yılında SingYourSong beste yarışmasında 6.Cadde isimli grubuyla Türkiye birincisi oldu. 2003 yılında solistliğini ve şarkı yazarlığını üstlendiği grubu 6.Cadde`yle ilk ve tek albümlerini yayınladı. Aynı yıl gruptan ayrıldı. 2006 yılından itibaren şair olarak da bilinmeye başlandı.

Aynı dönem internet üzerinden yayınladığı "Belki Bir Gün Özlersin" isimli şarkısıyla özellikle genç kesim tarafından tanındı. Solo kariyerinin ilk çalışması olan "Afili Yalnızlık" albümü Ekim 2006'da Sony Music BMG/GRGDN tarafından yayınlandı. İlk klip albüme de adını veren "Afili Yalnızlık" şarkısına Yon Thomas tarafından çekildi. Klipte Emre Aydın yerine ünlü oyuncu Şebnem Dönmez rol aldı. Ardından; "Kim dokunduysa sana ona git", "Git", "Belki bir gün özlersin" şarkılarına klip geldi. Emre Aydın "Belki bir gün özlersin"e çektiği video kliple birçok müzik listesinde üst sıralara yerleşti.

Sanatçı en iyi çıkış, en iyi albüm, en iyi yorumcu gibi birçok dalda ödül kazandı. Gripin'in albümünde yer alan ve Emre Aydın'ın da eşlik ettiği "Sensiz İstanbul'a Düşmanım" parçası 11. İstanbul FM Altın Ödülleri töreninde En iyi şarkı, beste ve söz ödülünü almıştı.Emre; ikinci konsept albümünün temasını efkar olarak isimlendirdi.Yeni albümünde de birçok başarıya imza atacağı şimdiden aşikar.